Yazar: Yaşar Kemal
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa: 112
Tür: Türkiye Roman
Anadolu topraklarının dinmeyen bir yarasıdır kan davası. Anaların yüzlerine bakmaya kıyamadığı, kokularını içine çekmeye doyamadığı evlatlar töre uğruna ya can alır ya da can verirler. "Yılanı Öldürseler" romanında babasının kanı ile anası arasında kalan ve köylülerin baskısına dayanamayıp boyun eğen Hasan'ın hikâyesi anlatılır.
Yaşar Kemal, 1950 yılında Kozan hapishanesindeyken tanıştığı bir çocuğun başından geçen olaylardan esinlenmiştir. "Yılanı Öldürseler" ilk olarak 1976 yılında basılmış, 1982'de de Türkan Şoray'ın yönetmenliğinde aynı isimle sinemaya uyarlanmıştır.
Yiğitliğine tüm Çukurova'nın şahit olduğu Halil, dillere destan güzelliğe sahip Esme'yi bir gün baba evinden zorla kaçırır ve ona sahip olur. Esme'ye âşık olan Abbas hapishanede olduğu için olaydan habersizdir.
Esme yaklaşık bir sene hiç kimseyle konuşmaz. Herkes dil döker ancak Halil Esme'yi bir türlü bırakmaz. Esme'nin kararan dünyasına güneş gibi doğan oğlu Hasan, onun tekrar hayata sıkı sıkıya tutunmasını sağlar. Analık başka şeymiş, hiçbir şeye benzemezmiş der. Zalim dünyayla alay edercesine gülümser artık Esme.
Ta ki bir gün Abbas hapisten kaçıp Esme'yi bulana kadar. Esme yalvarır Abbas'a, öldürürler seni, nolur git buradan der. Abbas bu sefer Esme'yi bırakmak istemez. Akşam alır tüfeğini, sofra başında baba, ana, oğul yemek yerken Halil'i vurup öldürür, Esme'yi de yanına alarak kaçar.
Köylüler kaçtıkları yerde ikisini de bulur. Abbas'ı öldürür, Esme'yi de köye geri getirirler. Abbas ölmüştür ama köylüye göre bu işe sebep olan Esme'dir ve asıl onun öldürülmesi gerekir. Hasan henüz altı yedi yaşlarında bir çocuktur. Bu yüzden Halil'in anası diğer oğullarından kanlıları Esme'yi öldürmelerini ister. Ne İbrahim, ne Mustafa, ne de Ali Esme'yi öldürebilir. Birçok kez denemelerine rağmen, onun güzelliğine ölümü bir türlü yakıştıramaz ve geri dönerler.
Aradan yıllar geçer ancak ne köylü ne de Halil'in anası Esme'nin yüzüne bakar. Halil'in mezarından hortladığını, kanı yerde kaldığı için mezarından çıktığını, sürüngen hayvan şeklinde etrafta gezinirken göründüğünü konuşurlar.
Ta ki en sonunda Hasan da konuşulanların etkisinde kalarak bir gün kayalıklarda babasını görür. Halil; kendi gibi kanı yerde kalanlara çobanlık yaptığını ve bu acıya artık dayanamadığını söyler.
O günden itibaren Hasan sürekli babasını ve acılar içinde gördüğü o hâlini düşünür. Ve bir gün evlerinin bahçesinde babasının tabancasıyla oynarken tabanca ateş alır. Bir çığlık kopar. Bir daha ateş alır silah, sonra bir daha…
"Bir adamın değeri dünya malıyla ölçülmez."
"İnsan anasına kıyamaz, ana kokusuna doyamaz."
"Onun güzelliğini doya doya seyretmiş bir kişi cehenneme gidemez."
"Anan Allahın sevgilisidir. Allahın sevgilisini öldürürseniz Allah hepinizi süründürür, başınıza taş yağdırır. "
"Anası kanlısı olmak, ölünceye kadar ateşten gömlek giymektir. Demir dikenli gömlek. Ölünceye kadar her gün her gün sırtından kızgın demirlen dağlanmak demektir. Sen sen ol, ne yaparlarsa yapsınlar, sen sen ol, ne derlerse desinler, ananı öldürme olur mu?"
"Halil: "Hasan, sen oğlum değil misin? Sen benim zürriyetimden olmadın mı Hasan? Kurtaramaz mısın babanı? İşte önümde yüzlerce kırmızı yılan, bunlar yılan değil, kanı yerde kalmış insanlar. Öldürülmüşler de öçleri alınmamış. Kırmızı yılan olaraktan hortlamışlar. Beni bunlara çoban yaptılar zebaniler. Benim de kanım yerde kalırsa, beni de böyle güttürecekler. Babanın bu haline nasıl dayanıyorsun Hasan? Oğlum değil misin, acımıyor musun bana Hasan? Ben kırmızı bir yılan olup kıyamete kadar böyle sürünmeye lâyık mıyım Hasanım, yavrum… Aaaaah, yılanı öldürseler, yılanı öldürseler Hasan… Aaah, Hasan…"
Arka Kapak
Hasan aile onuru uğruna akrabaları ve köylülerin baskısıyla annesini öldürmek zorunda kalır. Dokuz yaşında işlediği bu cinayeti hiçbir zaman aklı almayacak, kabullenmeyecek ve anlamlandıramayacaktır. Toplumsal cinnetin bir çocuğu katil olmaya sürüklemesinin romanı Yılanı Öldürseler kurban kavramına odaklanır.İncelemesini hazırladığım tüm kitapların listesi için...
Devam...