Yazar: Matt Ridley
Yayınevi: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi
Sayfa: 400
Tür: Bilim/Gelişim/Eğitim
İnsanoğlu varolduğu günden bugüne kadar sürekli gelişmiş ve yaşadığı dünyayı zenginleştirmek için çalışmıştır. Peki, insanın bunu başarmasını mümkün kılan şey neydi? Beyni mi? Bu, tek bir beyinde gerçekleşmiş bir olay değildi. Söz konusu olan şey, beyinler arasında gerçekleşmiş bir olaydı. Kolektif bir görüngüydü.
Fotoğrafta gözüken el baltası ve bilgisayar faresinde olduğu gibi. İkisi de “insan yapısı”dır, fakat bir tanesi tek kişinin eseriyken, ötekini yüzlerce, hatta belki milyonlarca insan yapmıştır. Kolektif zeka ile kastedilen şey işte budur. Hiç kimse tek başına bilgisayar faresi yapmayı bilemez. Fabrikada aleti montajlayan kişi, plastiğin üretildiği petrolün kuyusunu kazmaktan ya da petrol çıkaran kişi aleti montajlamaktan anlamaz. İşte insanların hayvanlardan farklı olarak zekasını kolektif ve birikimli kullanması onu bu nedenle hep ileriye taşımıştır.
Bu sürecin de bir başlangıç noktası vardır. Yapılan tarih öncesi dönem araştırmalarında, büyük beyinli, kültürlü ve öğrenmeye açık insanların ilk defa birbirleriyle bir şeyleri takas etmeye başladığı görülmüştür. Takas sayesinde bu süreç başlamıştır. Çünkü takas sayesinde insanlar, “işbölümü”nü, yapılan işlerde uzmanlaşmayı ve ortak kazancın marifetlerini keşfettiler. Gelinen bugünkü noktada küresel işbölümüne ne kadar insan katılırsa, o kadar insan uzmanlaşır, takas yapar ve hepimiz o kadar varlıklı oluruz. Takas aynı zamanda işbölümünden dolayı insanlara boş vakit kazandırır. Bu sayede bir yandan da ekonomik çöküşler, nüfus patlaması, iklim değişikliği, terörizm, yoksulluk, sağlık problemleri gibi sorunları çözmemiz için bize imkan tanır.
1800’lü yıllarda, trafiğin olmadığı, taze ürünlerin bulunduğu bir köyde, şömine başında eşi ve çocuklarıyla oturup onlara kitap okuyarak huzurlu bir hayat yaşayan bir baba hayal edin.
Babanın kitap okuması muhtemelen akciğerlerinden gelen öksürmeyle kesilmekte, çünkü ortalama 40 yaşında onu öldürecek zatürreyle başetmektedir. Mumlar çok pahalı olduğu için hastalığını daha da arttıracak şömineye mecbur kalmıştır. Bebek yüksek ihtimal çiçek hastalığından kurtulamayacak, oğlan da inekle aynı dereden su içtiği için türlü hastalıklara kapılacaktır. Baba bir keresinde şehre inmiş fakat bu seyahat bir haftalık kazancına mâl olmuştur. Aldığı bir ceket de bir aylık kazancına patlamıştır.
Eğer bu kurgu hoşunuza gitmediyse, inanılmaz bir insan başarısıyla günümüzde eriştiğimiz noktayı gösteren istatistikler belki sizi mutlu edebilir.
Refah seviyesinin en önemli göstergesi; bir şeyi elde etmek için harcanan saat sayısıdır. Aynı miktarda çalışarak kazanabileceğimiz mal ve hizmet sayısını arttırdıkça refah seviyesini de artırmış oluruz.
Gösterge | 1800'lerde | Günümüzde |
Dünya nüfusu | x | 6x |
Ortalama ömür uzunluğu | 40-42 | 80-84 |
Reel gelir | x | 9x |
Bir saatlik ışık elde etmek için çalışma | 6 saat | Yarım saniye |
Yaklaşık 500 km yolculuk için çalışma | 1 ay | 1 gün |
1900'lerde | Günümüzde | |
Üç dakikalık bir telefon konuşması için çalışma | 90 saat | 1 dakika |
1 kilovat-saat elektrik için çalışma | 1 saat | 5 dakika |
Araba almak için çalışma | 4700 saat | 1000 saat |
100 doların yiyeceğe harcanacak miktarı | 76 dolar | 37 dolar |
1950'lerde | Günümüzde | |
McDonalds’tan çizburger yemek için çalışma | 30 dakika | 3 dakika |
10 metrekarelik bir iskanın bedeli için çalışma | 16 hafta | 14 hafta |
Bu durumun sonucu olarak da zaman ilerledikçe insanlardaki mutluluk oranı da artmaya başladı. Her koşul hesaba katıldığında ve eşit olduğu durumda, gelir seviyesi arttıkça insanlığın mutluluğunun da arttığı gözlenmiştir.
Son 200 yıl boyunca haber manşetlerinde hep karamsarlar çıkmış ancak hep iyimserler haklı olmuştur. Yapılan tüm araştırmalar gösteriyor ki; son 50 yıldır doğanların ömür uzunluğu artmaktadır. Sentetik kimyasalların yol açacağı söylenen yaygın kanser inancı tahmin edildiği gibi olmamaktadır (tüm kanser vakalarının %2’sinden azına sebep oluyor). Salgın hastalıklarda görülen toplu ölüm sayıları ciddi derecede azalmıştır. Yiyecek kıtlığı neredeyse yaşanmamaktadır, hatta obezite hastalığı bile bu bolluktan türemiştir. Karbon salınımının her yeni teknolojiyle azalmasından dolayı hava temizliği artmaktadır. Elektrik santrallerinin asit salımından etkileneceği belirtilen göllerin oranı %50 olarak söylenirken %4 olduğu belirlenmiştir. Bakterilere yönelik yapılan ilk genetik mühendisliği sonucunda söylenen nükleer kıyamet, tüp bebek teknolojisini bularak milyonlarca çifte mutluluk getirmiştir.
Karamsar bir şekilde gelecekten korkmaya, hızla gelişen ve değişen dünyayı tehlikeli görmeye gerek yoktur. Esas tehlike, değişimin yavaşlamasıdır. İnsan ırkı kolektif bir sorun çözme mekanizması haline gelmiştir ve sorunları kendi usullerini değiştirerek çözmektedir.
İklim değişikliğinin bilimsel temelini, etkilerini ve gelecekteki risklerini düzenli değerlendirerek politikacalara sunmak için 1988’de kurulmuş olan IPCC’nin konu hakkında 6 senaryosu bulunmaktadır. Ve her senaryoda 2100 yılında yaşayan insanların, Afrika’da dahil, bize kıyasla dört ile sekiz kat arasında daha varlıklı olacağı varsayılmaktadır. Hava sıcaklığı, deniz seviyesi, fırtınalar, radyoaktivite, tatlı su kaynakları da tüm senaryolarda insan yaşamını riske edecek seviyelerin çok çok üstünde çıkmaktadır.
İnsanoğlunun kendi kendine yapabileceği en büyük tehlike, yenilik musluğunu kapatmak olacaktır. Karamsar olmak kaderden kaçmayı sağlamaz, bunun yerine dünyayı iyileştirmek için uğraş vermek işe yarayacaktır. İyimser olmak her zaman cüret isteyen ahlaklı bir davranıştır. Türümüzün geleceği her zaman olduğu gibi parlak, sadece biz bunun farkında değiliz.
Arka Kapak
Önce doğru bir saptamada bulunalım: Eğer dünya bu şekilde devam ederse tüm insanlık için felaket olur, diyen karamsarlar haklı. Eğer tüm ulaşım petrole bel bağlar ve petrol sıfırı tüketirse, o zaman ulaşım durur. Eğer tarım suni sulamaya tabi olmaya devam eder ve su havzaları tükenirse, ardından açlık gelir vs. Fakat burada bir koşuldan bahsedildiğine, "eğer" dendiğine dikkat edin. Ama dünyada işler sürekli olarak kötüye gitmeyecek.İncelemesini hazırladığım tüm kitapların listesi için...
Devam...